İnsanları Nasıl Motive Ederiz?

 

 

TED konuşmalarının çoğunda kendime dair bir şeyler buluyorum. Geçende de kendini motive etme ve davranışlarını değiştirmeye dair bir konuşma izledim. Bunu görünce yine aklıma geldi geçmiş deneyimlerim. Ve kendi deneyimimi anlatmak istedim. İşte hikayem:

 

 

Çalışkan Çocuk

Ben her daim çalışkan/akıllı bir çocuktum. En başarılı öğrenciler sıralamasında genelde sınıfta ilk üçte yer alıyordum. Hatta birçok zaman sadece sınıfımda değil, okulumda, hatta memleketim Ağrı’da da. Çıkarım yapmak bana çok doğal geliyordu. İki kere iki dörttür ne de olsa. Şimdi “Şerlok, dur, yavaş” diyebilirsiniz. Haklısınız da. Biraz sakinleşmem lazım sanırım. Ve sakinleştim de. Nasıl mı? İşte detayları:

Dediğim gibi, okulda, derslerimde hep iyiydim. Lise sona geldiğimizde ben de dahil olmak üzere tüm okul arkadaşlarım üniversite giriş sınavına hazırlanıyorduk. ÖSS-ÖYS olan sınav sistemi sadece ÖSS olarak değişecekti o sene. Biz ilk kurbanlardık ve nasıl bir sınavın geleceğine dair kimsenin fikri yoktu. ÖSS gibi olacak deniyordu, ÖSS olacak değil. Öyle olunca da sürekli bir çalışma içine giriyordunuz. Sınava hazırlanırken benim gibi milyonlarca öğrencinin kullandığı en temel stratejilerden biri düzenli olarak girdiğimiz deneme sınavlarıydı. Bir keresinde bir günde 3 deneme çözdüğümü hatırlıyorum. Tüm yaşam enerjimin tükendiğini hissetmiştim o günün son saatlerinde. Araları saymazsak 9 saate yakın deneme çözmüştüm çünkü.

Bazı sınıf arkadaşlarım ise sınavlara hazırlanmalarına rağmen deneme çözmüyorlardı. Sadece ders çalışıyorlardı. Başarmak için tek kısmetlerinin olduğunu düşünüp o kısmetlerini de deneme sınavlarında harcamak istemediklerini söylüyorlardı. Başarısı denenmiş ve onaylanmış deneme sınavları ile sınava hazırlanma yöntemi bence en doğru yoldu ve onlar bu yolu tercih etmiyorlardı. Ben de onlara denemeler olmadan gerçek sınavın nasıl olacağını bilemeyeceklerini, bu nedenle de yeterince iyi sonuç elde edemeyeceklerini söylüyordum onlara. Bazıları böyle söylediğim için üzülmüş ve benimle daha fazla o konularda konuşmamayı tercih etmişti. Ama ben doğru yapıyordum. Onlardan daha iyiydim ve onlara doğru yolu gösteriyordum. Ya da en azından doğru yolu bildiğimi düşünüp onlara da bunu göstermeye çalışıyordum. Fakat benim bu yaklaşımımın kimseye faydası olmadı. Sonuçta sonradan öğrendiğim kadarıyla hiçbiri üniversite sınavını ilk seferde kazanamadı.

Onlara yardımcı olmak için korkuyu, onları korkutma yolunu kullanıyordum. Ve korku hiçbir işe yaramadı.

Sonraki Yıllar

İlerleyen yıllarda benzeri bir yaklaşımı sigara tiryakisi olan arkadaşlarım, kardeşim ve annem için kullandım. Onlara sigara içmenin çok kötü bir alışkanlık olduğunu, sigara içerken %30 kendilerini, %70 ise etraftakilerini zehirlediklerini, hatta havadaki kuşları dahi dumanlarıyla zehirlediklerini söyledim. Özellikle kuşlar kimsenin umrunda olmadı. Bu sefer insanları motive etmek için vicdan ve suçluluk duygusunu kullanmaya çalışıyordum. Yine işe yaramadı ve kimseye faydalı olamadım.

Birçok insan bana anlatmayı severler. Hayatlarını, zorluklarını, yaşadıkları olumlu olumsuz olayları, yeni atılmak istedikleri işleri… Çok doğal gelir onlara bu. Yalnız zaman içinde özellikle arkadaşlarım ve ailemde anlatanların azaldığını fark ettim. Ben akıllıydım ve onlara düşünceleri, stratejileriyle ilgili yanlış olan yanları söyleyebilirdim.

Acı gerçek hemen hemen hiçkimsenin nerede yanlış yaptığını dinlemek istemediğiydi. Negatif düşünce ve konuşma dikkat çekmiyordu. İnsanlar nerede yanlış yapacaklarını bilmek istemiyorlardı. Hatta bir keresinde kardeşim Vefa bana bir daha bir şey anlatmayacağını söyledi. Çünkü onu sürekli yapmak istediği şey konusunda caydırıyor, yapamayacağını, seçtiği yolun doğru olmadığını söylüyordum. Bir nevi yapma enerjisini, heyecanını azaltıyordum.

Çözüm

Vefa’nın bu sözleri bana bir şeyler anlatan insanlara karşı tavrımı, davranışımı 180 derece değiştirmeme neden oldu. Çok uzun ve dikkatli şekilde düşündüm bunun üzerine. Daha farklı, daha olumlu bir yol izlemeye karar verdim. Evet, mühendislik, yani analitik düşünme becerim sayesinde insanların yapmak istediklerini dinleyince, neden yapamayacaklarını görüp bunu onlara söyleyebiliyordum. Düşüncelerindeki zayıf ve güçlü yanları görebiliyordum.

Ama gerçekten bilebilir miydim her şeyi, tüm olacakları?

Hayır tabi ki!

Çünkü geleceği kimse bilemez. Hem ben sadece elimdeki veriyle ve kısıtlı bilgimle/deneyimlerimle değerlendirebilirdim. Hayat, yani gerçekleşecek olan bundan çok daha farklı olabilirdi. Çok akıllı olduğumu sanıp her şeyi öngörebileceğimi zannetmem çok sıkıntılıydı. Sonuçta ben de bir insandım ve hata yapabiliyordum, hata yapıyordum. Yeni öğrenme imkanlarımı, kendimi geliştirme şansımı da geri tepiyordum. Hiç benlik değildi bu yaklaşım. Yeni yolum belliydi: Onlara neden yapamayacaklarını söylemek yerine nasıl yapabileceklerini anlatmak. Böylece olumsuz değil olumlu bir yol izleyecektim. Ve onlar bana kullanacakları yolu anlatırken de onlardan öğrenecektim farklı bakış açılarını. Kazan-kazan yani!

Bu yeni yaklaşımım bana çok faydalı oldu. Daha da önemlisi çok daha olumlu bir insan oldm bu süreçte ve çok daha fazla öğrendim. Önemli olan sonuçta bilgi ya da zeka değildi. Önemli olan insanları yapmak istedikleri şeyler konusunda motive etmek ve onlara bu yolculuklarında yardımcı olabilmekti. Yargıç olmak değil.

Sonuç

Bir ikilem içindeyseniz ve bir arkadaşınızla paylaşmak istiyorsanız, anlatacağınız arkadaşınızı çok iyi seçmelisiniz. Size yaşadığınız duruma dair yardımcı olacağını düşündüğünüz kişiye anlatmalısınız. Size dünyada en yakın insan dahi olsa, sizi görüşünüzden, yapmak isteyeceğinizden caydıracak, sizin enerjinizi azaltacak birine değil. Sizi yeterli ve güçlü hissettirecek birine anlatmalısınız, zayıf ve yetersiz hissettirecek birine değil. Bu en yakınınız dahi olsa, gerek yok.

Bir arkadaşınız, ailenizden biri, size bir konuda danışınca, ona bunun çok zor olduğunu, imkansız olduğunu, yapamayacağını söylemek yerine evet deyin.

Evet, yapabilirsin!

Yapamayacaklarını düşünseniz dahi, böyle söylemeniz onları güçlendirecek ve kendileriyle ilgili daha iyi hissettirecektir. Çok saçma, düşüncesiz, hatta aptal şeyler hariç tabi. Mantıklı ve onlara faydalı olacak konularda. Sonuçta da baştan inanmasanız dahi belki de başaracaklar bunu. Bilemeyiz ne olacağını. Sadece tahmin edebiliriz. Ama ‘yapamazsın’ yerine ‘yapabilirsin’ demek çok şeyi değiştirebilir.

Ve siz de sonucu görünce çok şaşırabilir, hatta sonuçla gurur duyabilirsiniz. Kim bilir!

You may also like...

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d bloggers like this: