Yeni Google: Facebook

Yeni bir Google Amca’mız var artık: Facebook

İşin yazılımsal boyutu, Facebook’un yapay zekaya yaptığı yatırımlar vs. var ama onlar konumuz değil. Farklı araştırmaların, farklı ilgi alanlarının konusu. Bizim bu yazıdaki konumuz ise insanların araştırma yapmak için kullandığı yöntemlerin değişimi. Tekrar başlayalım, yeni bir Google var: Facebook.

Niye mi?

Çünkü eskiden insanlar Google’a ya da farklı arama motorlarına girer ver sorularını, araştırmak istediklerini yazar ve “ara” derlerdi. Sonra da ilk birkaç siteden araştıdıkları hakkında bilgi sahibi olurlardı. Biraz ciddi olanlar bu araştırmayı uzun uzadıya, kimi zaman saatlerce ya da günlerce yapıp çok daha sağlam bilgi sahibi olurlardı.

Alternatifi forumlara girip oralarda daha önce benzer sorulara verilen cevapları incelemekti. Bu şekilde birçok farklı konuda bilgi sahibi olabilir, bilgi açlığınızı doyurabilirdiniz.

Yeni moda ise Facebook gruplarından soru sormak. Hem de olay biraz daha vahim. Mesela biri arkadaşlarıyla konuşurken arkadaşının öğrenci değişim programları dediğini duydu. Google’a girip, arama yerine “öğrenci değişim programları” yazıp aramak yerine şöyle yapıyor:

1- Facebook’a girmek.

2- Oradaki arama alanına konuyu yazıp ilgili Facebook gruplarını bulmak.

3- Bulduğu Facebook gruplarına üye olup gönderi kısmına öğrenmek istediği sorusunu yazmak.

Yazılan da genelde şöyle oluyor:

  • “Ben … . Şu bu özelliklerim var. Şunu yapmak istiyorum. Ne yapayım?”
  • Ya da “…. nedir?”
  • Ya da …. konusunu bilen varsa yazabilir mi? Birkaç soru soracağım.

Bu gibi sorularda kimi zaman ciddi anlamda açıklamanın detaylı yazıldığı sorular oluyor. Onlarca yorum ve o yorumların cevaplarından oluşan uzun bir yazışma ortaya çıkıyor. Son zamanlarda zamanım olduğu için ben de girip cevaplar yazmaya başladım bu gibi sorulara. Kimi zaman o kadar genel soru geliyor ki, “bu kadar mı tembel ve bencil oldunuz?” diye sorasım geliyor. Benim de yaptığım gibi en basit arama motoruna sorulabilecek sorulara cevap vermek aslında ciddi anlamda yanlış. Niye mi? Anlatayım:

Eskiden herhangi bir konuda bilgi almak istediğimiz zaman gidip kütüphaneye gidip, öğrenmek istediğimiz konuyla ilgili kitap araştırıp, sonra da onları okurduk.

İnternet gelince mertlik bozuldu. Tembelleşmeye başladık kütüphaneye gitme konusunda. Bilgi kaynaklarının büyük kısmı, kimi ansiklopediler de dahil olmak üzere internete aktarınca kaynaklarını, biz de internet sitelerinde arama yapmaya başladık. Sağolsun Google. Arama işini ciddi anlamda kolaylaştırdı ve bize güzel çözüm sundu. O zamandan bu yana aramayı genelde Google ile yapıyorum.

Şimdiki durum çok vahim:

– Bilen birini ya da birilerini bulun. Size anlatsın o kişi. Hem de o kişinin sorulara cevap vermek, size yardımcı olmak için ne kadar zaman harcayacağını dahi düşünmeden bu dediğimi yapıyoruz. Diğer bir sıkıntı da bu yolu izlediğinizde bir ya da birkaç kişinin verdiği bilgi ile sınırlı kalıyorsunuz. Kimi zaman yanlış ya da eksik bilgilendirildiğiniz de olabiliyor.

Bunu farkettiğimden bu yana farklı bir yol izlemeye başladım. İnsanlara sordukları soruya soru ile karşılık veriyorum. Soruyorum ki o da biraz araştırıp öğrensin. Okusun. Sonra bilgi ile, eksik kalan konuları öğrenmek için, yani detay için soru sorsun.

Öğrenmekle ilgili bu yolu izlediğinizde çok daha sağlam bilgilenirsiniz. Kısaca yöntemi şöyle özetleyebilirim:

İlk adım öğrenmek istediğimiz konuyla ilgili araştırma yapmak. Erasmus mu konu? Erasmus’un ne olduğunu, kimlerin bu programdan faydalanabildiğini, ne kadar önce başvurmak gerektiğini vs. araştırmak internetten. Sıkça Sorulan Sorular. Enfes kütüphaneler bunlar. Bir çok sorunuzun cevabı oralarda mevcut. Bilmeden soru soramazsınız. Ne istediğinizi bilmek bilmenin ilk adımı. Sonra araştırma başlar. Kafanızda bir sürü soru oluşur. Ne yapmak istediğiniz netleşir. O durumda yardım istersiniz ve yardım alırsınız. Diğer türlü olunca işin tadı biraz kaçıyor.

Klasik araştırma yöntemleri sıkıcı ise ekşisözlük, forum siteleri ve quora.com gibi kaynaklar çok iyi. İnsanlar sürekli buralarda paylaşıyor bilgilerini. Sorulara cevap veriyorlar. Tembellik edip doğrudan gruplarda sorunca aslında bilgi sahibi olamazsınız. Çünkü genelde gelen cevaplar görüştür bilgiden ziyade. Görüşler de kişiden kişiye değişebilir. Deneyimlerde olduğu gibi.

Örneğin Dubai’yi merak ediyorsunuz. Facebook gruplarına yazıyorsunuz. Kimisi git, kimisi gitme diyor. Kimisi şahane bir memleket diyor. Kimi berbat diyor. Aynı yer için biri yemekleri harika deyip bir diğeri iğrenç diyebiliyor. Farkında olmamız gereken bunların hepsinin görüş olduğu. Bilgi sahibi olmak için araştırın. İnsanların görüşlerini merak ediyorsanız, o zaman sorun. Ben öyle yapıyorum.

You may also like...

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d bloggers like this: