Bugün Kendiniz İçin Ne Yaptınız?

Hiç düşündünüz mü? Bugün kendiniz için ne yaptığınızı. Ben arada bir düşünüyorum. Kimi zaman cevabım iyi geliyor. Kimi zaman değil.

Hiç düşündünüz mü? Bugün kendiniz için ne yaptığınızı. Ben arada bir düşünüyorum. Kimi zaman cevabım iyi geliyor. Kimi zaman değil. Ya siz?

 

Bugün kendiniz için ne yaptınız? Ya da, en son ne zaman ‘kendinize’ zaman ayırdınız?

‘’Kendinize zaman ayırmak’’ sözünün sanırım bir tanımını yapmam lazım önce. Kendine zaman ayırmak derken kastım arkadaşlarınızla eğlenmek, yine arkadaşlarınızla herhangi bir aktiviteye katılmak, çalışmak vb. değil. Kitap okumak mesela. Aslında kitap okumak da tam olarak kastettiğimi karşılamıyor. İçgüdülerinizin dışında, bilinçli olarak en son ne zaman kendiniz için birşey yaptınız?

Yoga yapmak bu gruba giriyor mesela. Ya da yazmak, kafanızdakileri, düşüncelerinizi, hayatınızı. Günlük tutmak da aynı şekilde. Kendi kendinize hayatınızı düşünmek de keza bu gruptaki faaliyetlerden. Uyumadan önce o gün neler yaptığınızı düşünmek, kendinizi sorgulamak, geleceğinizi düşünmek, tasarlamak… Masaj yaptırmak. Tek başınıza eğlenmek. Deniz kıyısında bir kafeye gidip denizin sesini dinleyip rahatlamak. Tek başınıza bir hobiye başlamak. Yeni bir dil öğrenmek. Örnekler daha da artırılabilir ama sanırım anlatabildim ‘’kendinize zaman ayırmak’’la kastettiğimi.

Çok önemli insanın kendisine zaman ayırması. Ne düşündüğünü, ne yaptığını, hayatın kendisini nereye sürüklediğini idrak edip ona göre hareket etmesi, çok önemli. Bir fıkra var bu konuyla ilgili:

 

  • İki kaşif Afrika’da balta girmemiş ormanlardan birine gitmişler. Orada yerel bir kılavuz bulup gitmek istedikleri yeri anlatmışlar. Birkaç günlük yürümeleri gerekecekmiş ve zamanları da çok yokmuş. Hemen yola koyulmuşlar. İki gün yürüdükten sonra kılavuz bir anda durmuş, oturmuş yere ve gözlerini kapatmış, durmuş öylece. İki kaşif adamın yorulduğunu sanıp seslenmişler ne olduğunu anlamak için. Adam cevap vermemiş. Birkaç saat daha beklemişler, yine ses seda yok. Akşama kadar sürmüş bu bekleyiş ve sonunda adam gözlerini açmış ve ‘’şimdi devam edebiliriz yürüyüşümüze’’ demiş. Diğerleri ne olduğunu sorup onca saat cevap alamamaktan yakınmışlar. Adam ise ‘’iki gün sürekli yürüdük. Ruhum çok geride kaldı. Ruhum olmadan devam edemeyeceğimi anladım. Burada durup bekledim ki gelsin bize yetişsin. Şimdi de ruhum bize yetişti. Gidebiliriz’’ demiş.

Günlük hayatlarımıza benzemiyor mu bu hikaye? Hayatın koşuşturmacası içinde ne yazık ki buna pek de fırsat bulamıyoruz. Eskiden olsa insanlar nispeten daha az çalışıp, kendilerine ve ailelerine daha fazla zaman ayırabiliyordu. Şimdilerde öyle ki işe/okula gidip gelmek dahi 2 saatten fazla zaman alabiliyor. İşte harcadığımız zaman da hiç öyle azımsanacak kadar az değil. En az 10 saat. Öğlen yemeği arası yasal olarak çalışma sayılmıyor çünkü. Mesailer falan birçok arkadaşımın en çok yakındığı konulardan. Tabii mesai var ama ücreti yok. Daha bir sürü neden var. İşten çıkınca da arkadaşlar, aile ile zaman geçirip biraz sohbet muhabbet derken bir de bakmışız gece uyku saatimiz gelmiş. Hatta geçmiş bile. Birçoğumuzun belki gerçekten kendisine ayırdığı tek vakit uyuduğu zaman olabilir.

Son zamanlarda bazı arkadaşlarımla yaptığım sohbetlerden sonra bu yazıyı yazmak aklıma geldi. Biraz duyarlılık yaratmak için, biraz fark etmek için, ne yaptığımızın farkına varmamız için… Mesela ben haftada iki gün yogaya gidiyorum. Vücudumu esnetmek, rahatlamak ve düşünmemek, zihnimi sakinleştirmek için. Spora gidiyorum, günboyu vücudumun maruz kaldığı hareketsizliği karşılamak için. Arada yazıyorum, zihnimdeki düşünceleri daha kolay organize etmek için. Fotoğraf çekiyorum, an ve anı biriktirmek, ileride hatırlamak ve fotoğraf üzerinden kendimi ifade edebilmek için. Uyumadan önce, bazen öylece durup zihnimi dinlemeye çalışıyorum, zihnimi rahatlatıp, boşaltıp daha güzel ve deliksiz bir uyku uyumak için. Sesli kitap dinliyorum, toplu taşıma araçlarında geçirdiğim zamanı daha etkili ve dolu yaşamak için. Gönüllü olarak çalışıyorum ki hayatın bana verdiklerinin bir kısmını da ben topluma verebileyim ve daha çok mutlu olayım diye. Belki çok farkında değiliz ama vermenin verdiği haz, mutluluk ve kişisel tatmin almaktan çok daha fazla ve uzun süreli.

Yapılabilecek daha birçok aktivite var. Yalnız buradaki en önemli husus her ne yapıyorsanız bunu kendiniz için yapmanız. Kendinizi dinlemeniz. Bedeninizin sesine kulak vermeniz. Daha bilinçli ve dolu yaşamanız için.

Peki şimdi tekrar soruyorum: Bugün kendiniz için ne yaptınız?

 

Fotoğraf: Azem Alptekin fotoğrafı

 

You may also like...

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d bloggers like this: